Yaşam şeklinin, değerlerin ve alışkanlıkların gün geçtikçe değişime uğradığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu hızlı dönüşümün yanı sıra dijital dünyanın içine doğan çocuklarımızla aramızdaki teknolojik mesafe giderek açılıyor. Bütün bunlar onlarla olumlu ilişki kurma yolunda önümüze engeller çıkarıyor. Bu engellerin neler olduğunu ve engelleri aşma yolunda anne baba olarak nasıl bir tutum geliştirebileceği konusunda ipuçları yakalayabilmek için konferans salonumuzu dolduran velilerimiz, Kayhan Karlı’nın verdiği “21. Yüzyıl Çocuğuna Anne Baba Olmak” konulu semineri ilgiyle, zaman zaman da sorularıyla yönlendirmeler yaparak yani aktif katılarak dinlediler.
Okulumuz Rehberlik Servisi tarafından planlanan seminer, 30 Ekim Pazartesi günü gerçekleşti. Seminerde, ülkemizdeki ve başka ülkelerdeki eğitim sistemi ile ilgili gerçeklerin bütün çıplaklığıyla önümüze döküldü. Velilerimiz, eğitim sistemi içinde ne kadar önemli bir rol üstlendiklerinin altının çizildiği seminerde hafızalarına kendileri ve çocuklarımızla ilgili notlar düştüler.
Kayhan Karlı nelerden bahsetti?
“Müfredat değil, eko-sistem öğretir. Çocuklar bizim çocuklarımız değildir aslında onlar eko-sistemin çocuklarıdır. Yakınsak gelişim alanı çok önemlidir.” diyerek, çocuklarımızın gelişimine anne baba, eğitimciler, büyük anneler, büyük babalar, akrabalar, bakıcı ablalar, teyzeler, apartman görevlileri, servis şoförleri, ablaları ve mahallemizin bakkalı da dahil olmak üzere çocuğumuzun iletişim kurma ihtimali olan bir çok insanın olumlu/olumsuz etkide bulunduğunu belirtti.
“Her ülkenin bizdeki gibi Talim Terbiye Kurulları vardır. Temel eğitimi nasıl yapılandıralım diye oturur, düşünürler. Kazanımlar ve hedef davranışlar yetişkinler için yetişkinler tarafından yazılmıştır. Nasıl bir toplum istendiği bu noktada önemlidir. Ancak bu yazılanlar her okulda vuku bulmaz. Öyle olsaydı. 60 bin okulu olan ülkemizde bu okulların tamamından aynı tip insan yetişirdi. Okulların yöneticilerinin vizyonu, felsefesi, o okulun ve okulun öğretmeninin de vizyonudur. ” diyerek okullardaki eğitimcilere de bu anlamda önemli görevler düştüğünün altını çizdi.
“Toplumun tamamı eğitim ile ilgili talepte bulunmalıdır. Eğitimci taleple birlikte dönüşür. Dünyayı bilim ve bilimsel düşünce kurtaracak, bilim ve bilimsel düşünceyi geliştiren eğitimi nasıl yapmalıyız diye düşünmeliyiz. Bilimsel şüpheyi çocukta oluşturmak lazım. Çocuklara bilimsel düşünceyi öğreten anne babalara ve okullara ihtiyacımız var.” dedi.
S (Science-Bilim) T (Technology-Teknoloji) E (Engineering-Mühendislik) M(Mathematics-Matematik) STEM eğitiminin neden önemli olduğunu örneklerle açıklayan Karlı, “Çocuklarımızda doğuştan var olan yaratıcı düşünme kapasitesini nasıl koruyabilirim diye düşünmemiz ve sorgulamamız gerekiyor. İnsan beyni zorlanmak ister. Çocuklarınızı zorlamaktan çekinmeyin. Ancak çocuğunuzu iyi tanımanız kapasitesini bilmeniz ve çocuğunuz için başa çıkabileceği zorluklar seçmelisiniz.” dedi.
Eğitimi yaratıcı rahatsızlık yaratma süreci olarak tanımlayan ve bu çağın en önemli değerinin eleştirel akıl olduğunu belirten Karlı, çocukların bilişsel gelişimi okulda karşılandığını ancak bu çağ çocuklarında omurgayı oluşturan sosyal ve duygusal beceriler kısmının zayıf kaldığını vurguladı. Bizim daha önce sokakta oyun oynayarak, sosyal çevremizin genişliğiyle tamamladığımız bu sosyal duygusal alanı, anne babalar ve eğitimciler olarak acilen nasıl tamamlayabileceğimizin yollarını aramak gerektiğini belitti.
Seminer sonrasında Karlı’ya velilerimiz ve eğitimcilerimiz adına teşekkür eden Okul Koordinatör Müdürü Murat Zorluer belge takdiminde, Lise Okul Müdürü Tülay Yazgan da çiçek takdiminde bulundu.